Namaz Kılanların Dikkatine!..

Günde beş kere Rabbinin huzuruna çıkmakla şereflenen şanslı müslüman. Günde beş kere Rabbinin davetini kabul edip huzura durabilen bahtiyar müslüman. Namazla Rabbine yaklaşmayı, rızasını kazanmayı hedefleyen akıllı müslüman. Namaz kılmakla neler kazandığını, namaz kılanlara Rabbinin neler vaad ettiğini ve kıldığın namazın ne manalara geldiğini biliyor musun? Namaz kılmakla diyorsun ki: Allah’ım! Ben senin kulunum ve sana itaat etmek istiyorum. Onun için huzurundayım. Davetine seve seve icabet ediyorum. Allah’ım bütün dünya işlerimi arkama atarak huzuruna geldim. Böylece benden razı ve hoşnut olmanı, günahlarımı affetmeni, beni cennetine almanı, cehennemden de uzak eylemeni istiyorum. Sana binlerce şükürler olsun ki beni bu güzel ve en önemli ibadetten mahrum bırakmadın. Namazla beni huzuruna kabul ettin. Ve artık beni şeytana yenik düşürerek secdeden geri bıraktırma. Şuurla, huşuyla ve huzurla namazlarımı her daim kılabilmeyi nasip eyle. 

Evet kardeşim, günde beş vakit namaz kılan bir insan işte bu duygularla huzura durur. Rabbimizin de namaz kılanlara çok büyük müjdeleri ve mükafatları olduğunu bilir. Altlarından ırmaklar akan cennetler, cennetler içinde türlü türlü nimetler ve en güzeli de onun hoşnutluğu; senden razıyım ey kulum demesi. Ama ucunda öyle ödüller olan namazın da çok güzel olması gerekiyor. İster istemez, üşene üşene, paldır küldür, apar topar, aceleyle ve son zamanda kılınan bir namaz bizlere büyük bir ödül değil bilakis bir ayıplama, bir azarlama ve ceza getirir maazallah. Onun için namazımıza çok dikkat etmeliyiz. Kıldığımız namazlarla bir cezayı mı yoksa mükafatı mı hakediyoruz iyi tartmalıyız. Çünkü namaz kılarken hepimizin de içine düştüğü çok büyük bir hatamız var. Namaz kılıyorum diye sevinerek iç rahatlığıyla gezerken pek çoğumuz maalesef bu konuya dikkat etmiyoruz. Allah’ın emrini yerine getirme ve onun hoşnutluğunu kazanma gayesiyle kılınan namaz usül ve erkanına riayet edilmediği takdirde neticesiz ve boş bir eyleme dönüşüyor, üstelik sahibinin üzerinde borç olarak kalıyor. Nitekim bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:

“Huşu içinde kılınmayan, rukü ve secdeleri tam olarak yerine getirilmeyen namaz ahirette simsiyah zifiri bir karanlık halinde ortaya çıkacak ve sahibine sen beni zayi ettiğin gibi Allah’ta seni zayi etsin diyecektir. Allah’ın dilediği zaman gelince böyle kılınan namazlar paçavra (eskimiş elbise) gibi dürülüp sahibinin suratına çarpılacaktır.” ( Taberani- Elmucemül Evsat)

Acele ve hızlı bir şekilde kılınan namaz ancak şeytanı sevindirir. Alelacele kılınan bir namazda rükunlar noksan olmaktadır. Hatta bundan daha kötüsü namazda çalma yani namaz hırsızlığı vuku bulmaktadır. Zira Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem: “Hırsızlığın en kötüsü namazını çalmaktır.” buyurmuş ve sahabeler: Ey Allah’ın Rasulü kişi namazını nasıl çalar? diye sorduklarında ise “Rükusunu ve secdelerini tamamlamaz.” cevabını vermişlerdir. (Muvatta-Kasrussalat)

Bir başka hadislerinde de şöyle buyurur: 

“Kişi vardır namazını kılar bitirir de kendisine namazın sevabının ancak onda biri yazılır, kişi vardır dokuzda biri, sekizde biri, yedide biri, altıda biri, beşte biri, üçte biri yahut yarısı yazılır.” (Ebu Davut-Salat 124)

Yani bizlerden istenen namaz tadil-i erkana uyularak kılınan bir namazdır. Tadil-i erkan demek namazı aceleye getirmeden yavaş yavaş ve huşu ile kılmak demektir. Easen tadil-i erkana riayet edilerek kılınan namazla riayet edilmeden kılınan namaz arasında çok fazla değil birkaç dakikalık bir zaman farkı vardır. O halde yapılan ibadetin makbul olması için her namaza birkaç dakika daha fazla zaman ayrılmalıdır. Kısaca söylemek gerekirse tadil-i erkan namazın içinde yer alan kıyam,rüku,secde gibi rükunları yerli yerinde hakkını vererek düzgün ve sükunet içinde yapmaktır. Tadil-i erkanın yerine gelmesi için kıyam, rüku, secde ve oturuş pozisyonlarında bir müddet hareketsiz durmak şarttır. Mesela; rükudan kalkıldığında vücut dimdik hale gelmeli bir müddet ayakta durulup daha sonra secdeye varılmalıdır. Her iki secde arasında da yine bir müddet beklenmelidir. Yoksa rükudan tam doğrulmadan secdeye varmak birinci secdeden sonra tam doğrulmadan ikinci secdeye varmak tadil-i erkana zıttır. Kısaca rükunlar arasında azaların sükun bulması gerekmektedir. Bu konuyla ilgili hadisler şunlardır:

“Sizden bir, rüku ve secdelerde belini (tam olarak) doğrultmadıkça namazı yeterli olmaz.” (Ebu Davut, Salat, 148)

Ebu Hureyre -radıyallahu anh-’den rivayet edildiğine göre; Bir adam mescide gelip rüku ve secdelerinde tadil-i erkana riayet etmeden bir namaz kıldı. Nebi -sallallahü aleyhi ve sellem- de onu gözetliyordu. Adam namazını bitirip geldi, selam verdi ve Rasulullah -sallallahü aleyhi ve sellem-:

“ Git namaz kıl,çünkü sen namaz kılmadın.” buyurdu. Adam gidip tekrar kıldı. Rasulullah -sallallahü aleyhi ve sellem- tadil-i erkana riayet edilinceye kadar, onu üç defa geri çevirdi.

Rasulullah -sallallahü aleyhi ve sellem-, bu adama sonunda şöyle demiştir:

“Namaza durduğun vakit başlangıç tekbirini al. Kur’an’dan iyi bildiğin sure ya da ayetleri oku. Rükuya varınca beden azaların yerleşinceye kadar bekle . Rükudan başını kaldırınca bedenin tamamen doğruluncaya kadar ayakta dur. Sonra secdeye kapan ve azaların yerleşinceye kadar orada kal. Secdeden başını kaldırınca azaların yerleşinceye kadar otur. Ardından tekrar secde yap ve azaların yerleşinceye kadar orada kal. Sonrasında ayağa kalk ve dimdik dur. Namazın bütün rükunlarında aynen böyle yapmaya devam et!” (Buhari,Ezan 95; Müslim, Salat 45)

Hanefi mezhebine göre tadil-i erkan vaciptir şayet tadil-i erkan namazda kasten terk edilirse namazın yeniden kılınması icabet eder. Özellikle günümüzde tadil-i erkanda ihmal söz konusu olduğundan çok dikkat etmek gerekmektedir. Zira kimilerin namaza durması ile birlikte hemen rükuya varması, tam doğrulmadan secdeye kapanması, iki secde arasında oturmayı tam yapmadan secdeye gitmesi bir olmaktadır.

İnsanın iyi amelleri(sevapları) çok güzel, sevimli ve nurani şekillerde mezara girecekler ve kıyamete kadar o kişi ile arkadaşlık edeceklerdir. Kötü ameller(günahlar) de kara, korkunç, yılan, akrep ve ejderha şeklinde mezara gelecekler ve kıyamete kadar azap edeceklerdir. Namazlarımızın Allah katında kabul olması mezarda ve ahirette karşımıza sevimli, nurlu ve düzgün bir şekilde çıkması için bidat ve hurafelerden kaçınma şartı ile namazın farzlarını, vaciplerini, sünnetlerini, müstehaplarını en ince ayrıntılarına kadar yerine getirmeye çalışalım.

İSLAM AHLAKI KİTABINDA TADİL-İ ERKANA UYMAMANIN BAZI

ZARARLARI ŞÖYLE SIRALANIR:

1. Fakirliğe sebep olur.

2. Namaz kıldığı yer aleyhine şahitlik eder.

3. İmansız ölmeye sebep olur.

4. Namazın hırsızı olunur.

5. Kıldığı namaz eski bir paçavra gibi yüzüne vurulur.

6. Allah-u Teala’nın merhametinden uzak olunur.

7. Diğer ibadetlerin sevabının yok olmasına sebep olur.

8. Şeytanı sevindirmiş olur.

9. Cennetten uzak cehenneme yakın olur.

10.Rasulullah Efendimiz’i (s.a.v) üzmüş olur.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *