Bize verilen nimetler içinde en güzeli en büyüğü şüphesizki imandır. Çünkü imansız bir hayat, hayat değil manevi bir ölümdür. Bir hiçliktir, bir yokluktur. İman nimetinin üstüne başka hiçbir nimet verilmemiştir. O nimetler üstü nimettir. Bizim de ahiret için en büyük sermayemizdir. Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki bizler bu iman nimetine sahibiz. Ancak bize verilen bu büyük nimeti çok sıkı bir şekilde korumamız lazım çünkü kaybolma, çıkıp gitme ihtimali var.
İmanı muhafaza etmek, korumak, yıpranmasına, zayıflamasına her hangi bir tehlikeye maruz kalmamasına çok dikkat etmemiz gerekir. İnanan bir insan her konuda olduğu gibi imani meselelerde de ağzından çıkan sözlerine dikkat etmeli imana aykırı sözlerle dilini kirletmemelidir. Şayet umursamaz bir biçimde dikkat etmeden sözün nereye vardığını, nasıl bir sonuç doğuracağını düşünmeden imana aykırı sözleri söylerse veya imanın gitmesine sebep olan günahları işlerse Allah korusun imanını kaybedebilir. Dinimiz konusunda öyle gafil öyle cahilizki bu yanlış sözleri çoğu zaman hep kullanıyoruz. Yanlış olduğunu hiç düşünmeden. Böyle bilir bilmez söylenen sözler o kadar tehlikeli ki insanı Allah korusun dinden çıkardığı gibi nikahın düşmesine varsa haccının da iptal olmasına sebep oluyor. Durum bu kadar tehlikeliyken bizim çok uyanık olup ağzımızdan çıkan her söze çok dikkat etmemiz ve bu sözlerin neler olduğunu araştırıp öğrenmemiz gerekir. Eğer böyle bir hataya düşersekte hatamızın farkına varır varmaz hemen tedbir almalı bir an önce tevbe istiğfar etmeli imanımızı yenilemeli, kelime-i şehadet getirerek taze bir imanla yeniden
hayata başlamalıyız. İnsanoğlu imkanları nisbetinde her şeyin en iyisini en güzelini elde etmeye çalışır. Bütün ömrünü de buna harcar. Evin en güzelinde oturmak, arabanın en iyisine binmek ister. Elbisenin, ayakkabının ve buna benzer şeylerin en kıymetlisini kendisine yakıştırır. Bunlara sahip olunca da çocuklar gibi sevinir. Ölümün de en güzeli seçilmelidir. Ölümün en güzeli güzel yaşamakla elde edilir. İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür. Nasıl da ölürse öyle haşr olur. Bu yüzden en çok korkulması gereken şey imansız ölmek olmalıdır. Bir insan yaşadığı şu dünya hayatında imanını muhafaza edebilmiş ve imanla son nefesini verebilmişse bu ona kafidir. İmanın gitmesine en çok sebep olan üç günah vardır:
1.İman nimetine kavuştuğuna şükretmemek.
2.İmanın gitmesinden korkmamak.
3.Mü’minleri incitmek ve onlara eziyet etmek
İmanla kabre girebilmek için dünyayı sevmemek lazımdır. Dünyayı çok seven ondan ayrılmak istemez. Hatta ailesinden ahirete göçenler için de çok üzülür ve bunun kendisine yapılmış bir kötülük olduğunu düşünür ve Ya Rabbi bu kötülüğü bana neden yapıyorsun diyerek isyana girer. Sonra da o kimsenin imanla son nefesini vermesi artık çok zor hale gelir. Onun için bizimle kabrimize gelmeyen ve bizi yalnız bırakan şeylere gönül vermeyelim. Dünya bizi terk
etmeden önce biz onu terk edelim. Su verilmeyen çiçek kurumaya mahkumdur. İnsan yemek yemezse açlıktan ölür. Kalp de böyledir. Gıdası verilmezse, zehri bilinmezse, büyüklerden bahsedilmez veya kitapları okunmazsa susuz kalan çiçek gibi o da ölür. Kalbin ölmesi de imanını kaybetmesi demektir.
İmanı korumak için ihlasla ibadet yapmak gerekir. Bunlar kalbi parlatır. Kalbi parlayan da imanını korur. Şimdi imana aykırı düşen, imana zarar veren bazı sözleri size aktarmak istiyorum. Bazı insanlar her hangi bir konuda daha inandırıcı olmak için bazen bu cümleyi kullanırlar:
“Yukarıda Allah var neden yalan söyleyeyim.” Aslında bu söz çok yanlıştır. Çünkü Allah yerde ve gökte aranmaz. O, mekandan münezzehtir. Rabbimize bir yer tayin edemeyiz. Bazen de insanlar genç ölen birisi için veya sevdikleri birinin ölümü için şöyle derler:
“Allah’a lazımmış ki öldü veya erken öldü, vakitsiz öldü” gibi sözler söyleyebilirler. Hiç düşünmezler Allah’a hiçbir şeyin lazım olmadığını, O’nun hiç kimseye ihtiyacının olmadığını, O nasıl isterse öyle olacağını. Bazen de insanlar kendi yaptıkları kişisel işlerine Allah’ın adını katarlar. “Ye Allah ye, yürü Allah yürü, uyu Allah uyu…“ gibi. Birde bazı anne ve babalar çocuklarını korkutmak için “Allah baba kızar” lafını söylerler. Bu söz de çok yanlış bir sözdür ve hangi maksatla söylenirse söylensin imanı siler götürür. Bir başka söze geçelim: “O adamı Allah unuttu.” Unutkanlık yaratılmışlara mahsustur. Yaratanda unutkanlık söz konusu değildir. Asla bu sözü söylemememiz gerekir.
“En büyük fenerbahçe vs vs.” Bu sözlerde de Allah’ın büyüklüğünü tanımama vardır bu da küfürdür. Aslında tabi burda niyet bu takımın diğer takımlardan büyük olduğunu söylemek ama cümle öyle kurulmadığı için sakat bir cümle oluyor.
“Din ayrı, dünya ayrı” diyerek dinin dünya işlerine karışmayacağına inanmak ve bu şekilde söylemek küfürdür.
“Tesadüfen” dünyadaki hiçbir şey tesadüf değildir. Her şey Allah’ın takdiriyledir ve önceden planlanmıştır. Bunun yerine tevafuken denir.
“Falanca doktor adamı ölümden kurtardı, falanca doktor iyi etti, falanca hap beni iyileştirdi vs
vs” her şeyin çaresi ve şifası Allahtandır. Doktorlar ve ilaçlar sadece sebeptir.
“İlim karın doyurmaz, bana yemek lazım ilim yetmez” bu da cahillerin söylediği bir söz. Burada
ilim küçümseniyor halbuki ilimsiz hiçbir şey olmaz ve bilinmez.
“Fala inanma, falsız da kalma” fala baktırmak ve fala inanmak o kadar tehlikelidir ki Allah korusun insanı imandan çıkarabilir. Bu konuda bir çok hadiste fal ve benzeri işlemlerin sonucuna inananların Efendimiz Muhammed Aleyhissalatu vesselam’a indirileni inkar etmiş sayılacağını, bunların cennete giremeyeceklerini, inanmayıp da bu işi yapanların namazlarının kırk gün kabul olmayacağını haber verir.
“Nuh der peygamber demez” inatçı insanlar için söylenir. Burada peygambere dil uzatılıyor.
Peygamberlik hafife alınıyor.
“Yalansız iş mi var, yalandan kim ölmüş” kişi bu sözleri söylerken herkes böyle yaptığı için bu işlerin meşru ve doğru olduğunu söylerse imanı tehlikeye girer. Herkes yalan söylüyor diye yalan helal sayılabilir mi? Hadislerde yalan ve imanın bir arada bulunamayacağını biri varsa diğerinin gideceği bildiriliyor. “Faiz yemeyen mi var” bu da aynıdır. Herkes faiz yiyorsa faiz helal sayılmaz. “Lanet olsun” birisine lanet etmek o kişinin ebedi olarak cehennemde kalmasını istemek anlamına gelir. Lanet Allah’ı inkar edenler için kullanılabilir. Ayrıca laneti çok yapanlar kıyamet günü şefaatçi olamazlar, şehit de olamazlar. Her kim bir mü’mine lanet ederse onu öldürmüş gibi olur. Eğer lanet edilen kimse bunu haketmişse onda kalır, hak etmediyse sahibine geri döner. Fakir bir insanın “Allah, falana çok veriyor bana az veriyor böyle adalet olur mu” demesi.
Bir kimse küfür işleri ve sözleri şaka ile yapar veya dini konular ile alay ederse o kimse küfre girer. Bir kimsenin başına bir musibet gelir de o kimse “Ya Rabbi her şeyimi aldın daha ne istiyorsun, benden başkasını bulamadın mı? Namaz kılmayanlara, oruç tutmayanlara nimet veriyorsun bana bela veriyorsun senin adaletin bu mu” gibi sözler söylerse küfre girer. Bir kimse “Bu namaz daha ne kadar kılınacak, kıl kıl bitmiyor, önü sonu yok” derse küfre girer.
Bir kimse “Kuranda başörtüsü emredilmedi” derse küfre girer. Bir kimse “Bu iş maşallah ile inşallah ile olmaz” dese öbürü de tasdik anlamında başını sallasa her ikisi de kafir olur. Maşallah, Allah dilemiş de olmuş, inşallah, Allah dilerse olur demektir. Sözleri müstehcen veya islama, mukaddesata hakaret içeren bir şarkıya ne güzel bir şarkı ya da
ne güzel söyledi demek küfürdür. Kafirlerin kutsal kabul ettiği yılbaşı ve benzeri günlerde tebrik maksadı ile hediyeleşmek de kafir eder. İmanı tehlikeye sokan sözlerden bazıları da şunlardır:
-Azrail yanlış kişinin ruhunu aldı.
-O adam eceliyle ölmez.
-İşimiz Allah’a kaldı.
-Tabiat yarattı.
-Doğanın mucizesi.
-Kıyamet hacılarla hocaların yüzünden kopacak.
-Dinim imanım gevredi.
-Allah bana acımıyor.
-Haram yemek ne tatlı şeymiş.
-Tanrım beni baştan yarat.
-Üç kağıtçının Allahı.
-Allahsızlar
-Kaderim utansın.
-Kahpe felek.
-Ne biçim kaderim varmış.
-Alnımın kara yazısı.
-Kaderine terk edilmiş.
-Kader mahkumları.
-Seninle cennete bile girmem ya da seninle cehenneme bile girerim.
-Allah’ın gücüne gitmesin.
-Burası Allah’ın unuttuğu yer.
-Ne günah işledim ki tevbe edeyim.
-Sen namazı boşver benim kalbime bak.
-Onda iman ne gezer.(mümin birine demek)
-Allah özene bezene yaratmış.
-O ne şeytandır.(mümin birine demek)
Günah işleyen birini seyredenlerin, dinleyenlerin onu alkışlaması, tebrik etmesi, çok güzel söylediğini söyleyip çiçek göndermeleri halinde hepsi de kafir olur. Konuyla ilgili hadis-i şerifler:
“Kişi yanında oturanları güldürmek için bazen bir kelime söyler ve bu kelime onu cehennemde
süreyya yıldızından daha uzak bir yere fırlatıp atar.” (Ramuzul ehadis)
“Kişi bazen kendisinin sakınca görmediği fakat Allah’ın öfkesini gerektiren öyle bir kelime
söylerki bu onu yetmiş yıl uzaktaki cehennemin dibine atar.”(Ramuzul ehadis)
“Öyle bir zaman gelir ki kişinin imanı gider de haberi olmaz. Halbuki ondan gömleğin çıktığı
gibi iman çıkmış olur.” (Hadis-i deylemi)
Evet arkadaşlar görüldüğü gibi bize verilen bu en büyük iman nimetine çok şükredip onu kaybetmemek için gayret sarfetmeliyiz. Peki ne yapmalıyız? Öncelikle farz olan beş vakit namazımızı aksatmadan kılmalıyız. Sonra haramlardan sakınmalı, bilerek veya bilmeyerek işlediğimiz günahların affı için de sabah akşam istiğfar ve şirkten
korunma duaları okumalıyız. (İstiğfar ve Şirkten korunma duaları için buraya tıklayınız.) Allah’ü Teala’dan en büyük niyazımız ehli sünnet vel cemaat mezhebinin inancı üzere yaşayıp ölmeye bizi muvaffak kılmasıdır. Ey kalpleri çeviren Allah’ım kalplerimizi dinin üzere sabit kıl.
Velhamdülillahi Rabbil alemin.
Kaynaklar:
Ehl-i sünnet akaidi, Mehmed Zahid KOTKU, İstanbul 1985
Sorumsuzca Söylenen Sözler, Mevlüt ÖZCAN