Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. (155) Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aitiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler. (156) İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır. (157) 

(Bakara 155-156-157. ayetler)

Yukarıda zikredilen Ayet-i Kerimeleri tefsir açısından ele alacak olursak; müslümanların Medine’ye hicret ettikten sonra bile müşriklere karşı içlerinde korku ve kaygı vardı. Aynı zamanda mallarını geride bırakmışlardı. Medine’de iken müşriklerle mücadele içinde oldukları için can ve mal kayıpları oluyordu. Allah-u Teala bu Ayet-i Kerimelerde müslüman bir insanın sıkıntılara karşı ne yapması gerektiğini ve sıkıntılar karşısında müslüman insanın kimliğinin nasıl olması gerektiğini vurgulamaktadır. 

Ayet-i kerimelerde bize şunu da söylemektedir. Yaşadığımız her şeyin Allah’tan geldiğine ve bunlar ne olursa olsun isyan etmek yerine Allah’a teslim olmamız gerektiğini, ondan geldiğimizi ve yine O’na döneceğimizi vurgulamaktadır. Ayet-i Kerimeleri geniş bir çerçeve içerisinde düşündüğümüzde sadece ilk müslümanlara değil bütün insanlara söylendiğini açıkça göreceğiz. Çünkü insanoğlu dünyaya imtihan için gelmiştir. İmtihan da insan için, çiçeklerle bezenmiş yollardan ibaret olmayacaktır. Sıkıntı, dert vardır işte bunlar günümüz insanı için de geçerlidir. Bizler de başımıza gelen dertler karşısında sabırlı ve Allah’a teslim olarak yer almalıyız. Tabiki bunların söylenmesi hepimiz için kolaydır, aynı şekilde uygulamasını da kendimiz için kolaylaştırmamız gerekmektedir. Çünkü sonunda hepimiz için Rabbimizin lütfu ve rahmeti vardır. 

Mealinde “Lütuflar” olarak çevrilen 157. ayetteki “selavat” kelimesi “salat” ın çoğuludur. Tefsirlerde salat çoğunlukla “mağfiret”(bağış) kelimesi ile açıklanmıştır. Fahreddin Er-Razi ise bu ayetteki salat ve rahmet kelimelerini şöyle açıklar: 

“Salat Allah’tan olunca sena, medih(övgü) ve yüceltme anlamına gelir, rahmet ise Allah’ın verdiği ve vereceği nimetlerdir.”

İnsanların başlarına gelen sıkıntılar karşısında sabreden, her şeyin Allah’tan geldiğine inanan, ne olursa olsun büyük bir teslimiyetle rabbine yönelen müminlere övgülerle bulunup onların hidayette olduklarını bildiren bizzat Allah’tır. Bir mümin için bundan daha büyük bir lütuf ve şeref düşünülemez

Rabbimizin lütuf ve rahmetine nail olmak dileğiyle Allah’a emanet olur.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *