Yürüyorum, bazen koşuyorum ama çoğu zaman ya oturuyorum ya da yatıyorum. Zaman akıyor. Yapılması gereken çok şey var. Gereken… Gerçekten gerekli mi yoksa istediğim için mi ya da benden istenildiği için mi? Kendim için mi başkası için mi yaptıklarım? Ne için? Ben kimim, o kim, sen kimsin? Düşünmek mi tüm bu sorular? Doğru yoldayım sanırım. Evet, ‘düşünüyorum ve varım’ mı demeliyim şimdi. Var olmak için düşünmek mi gerek? Soru sormayı ne zaman bırakacağım? Belki de bırakmasam daha iyi. Belki… Peki ben neyi biliyorum. Bilmediğimi mi? Bilmediğimi de bilmiyorum mu acaba. Kafam karıştı. Boşver, düşünme, kafanı yorma, hayat devam ediyor, yakala onu. Hayat ve devam etmek… Durmak var mı hayatta? Mesela bazı şeyleri yapmasak olmaz mı? Bazen yaptıklarımın özgür tercihler olmadığını hissediyorum ama düzen için uyulması gereken kurallar olmalı… Çıkmazlarla doluyum ama biliyor musun aradığım sonuca ulaşamamak ve bilememenin verdiği acziyet beni rahatlatıyor yine de. Ben neyim ki bileyim, neyin benim için iyi ve kötü olduğunu… İyi ve kötü. Tevekkül ve Hikmet. Bu sözcükleri çok severim, bilemez olduğumu hatırlatırlar bana hep. 

İnanmak ve bilmek, inanmak için düşünmek, düşünmek için inanmak, düşünmeden inanmak, inanmadan düşünmek. İnsan hem inanmayıp hem de düşünmeyebilir mi? Düşünmek eğlenceli, güzel, rahatlatıcı ve amaç tazeleyici. Günde 5 vakit inanarak düşünmek lazım ya da düşünerek inanmak. Niçin mi? Devam için… 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *